Doğu kültüründen oluşan makrobiyotik diyet in ve yang felesefesi hayatın bir parçası olarak ortaya çıkmıştır. Temelinde kahverengi pirinç ve tam tahıllı besinler ve sebzelerden oluşan makrobiyotik diyette besinlerin elektrikli fırınlarda değil direk ateşle pişirilmesi önem taşımaktadır. Bu diyet genel de bir yaşam şekli bir yaşam felsefesi olarak uygulanır.
Yin ve yang enerjisi gece ve gündüz gibi birbirinden ayrılmayan bir bütün ama birbirinin zıttı enerjilerdir. İkisi de dengede olduğu sürece mutluluk elde edilir. Yang grubuna girenler yumurta, tavuk, balık, et, peynir, yin grubunda ise süt ve süt ürünleri, meyve suyu, alkol, şeker girmektedir. Bunların birleşimi ise bu diyette ise beslenme listesinde bulunan kahve pirinç, tam tahıllı ürünler. Fasulyeleri meyve ve sebzeler, kabuklu kuruyemişler ise makrobiyotik diyetinin ayrılamayan besin gruplarıdır.
Bu diyette bulunan başlıca diğer besinler ise arpa. Yulaf ezmesi, mısır, buğday, çavdar, karabuğday ve kahverengi pirinç gibi tam tahıllı ve taneli besinlerdir. Fazla olmamak şartıyla tam tahıllı makarna ve ekmeğe tolerans tanınabilir. %50’sini taneli besinlerden oluşması gereken besinlerin yanında %20-30 kadarını da sebzeler oluşmaktadır. Bu diyette en çok tavsiye edilen lahana yaprakları, havuç, bal kabağı, soğan, maydanoz, karnabahar iken az tüketilmesi gerekenler ise marul, kereviz, salatalık ve bitkilerin çoğu çok az tüketilmelidir. Kesinlikle tüketilmemesi gereken besinler de sakız kabağı, ıspanak, patlıcan, pancar, domatestir.
Diyetin %10’unu deniz sebzeleri ve fasulye oluşturmaktadır. Ayrıca haftada iki kez de beyaz etli balığa da yer verilmektedir. İşlenmiş besinlerin tamamen yasak olduğu bu diyette karahindiba ile yapılmış çaylar, kaliteli su, elma suyu bunların yanında hiç tüketilmemesi gereken koruyucu maddeler içeren tatlandırıcı, renklendirici içecekler, süt ürünleri, alkol, şeker bal ve çikolatadır.
