Doping

Hemşireliğin Mesleki Sorumlulukları

Görev tanımlarının net olmasına rağmen yerilen getiril(e)meyen sorumluluklar dolayısıyla hemşirelik mesleğinin toplumsal algısının belirsizliği hala yerini korumaktadır. Yine bu algıyı değiştirmek bizlerin sorumluluğu altındadır. Bu bağlamda hemşirenin mesleki sorumluluklarını incelemek yerinde olacaktır.

Türk Hemşireler Derneği’nin yayınladığı yayına göre hemşirenin yerine getirmesi gereken 10 sorumluluğundan söz edilebilir. Bu sorumluluklar;

  1. Hemşire mesleki uygulamalarının sorumluluğunu üstlenir.
  2. Hemşire, mesleki uygulama standartlarının geliştirilmesine katkıda bulunur ve bu standartlara göre hizmet verir.
  3. Hemşire araştırmalara ve kanıta dayalı mesleki bilgi birikiminin geliştirilmesinde sorumluluk üstlenir.
  4. Hemşire nitelikli bakım sağlamak için mesleki yeterliliğini sürdürmek ve yükseltmekle sorumludur.
  5. Hemşire, mesleğin saygınlığını koruyan ve geliştiren davranışlarını her zaman üstlenir.
  6. Hemşire, mesleki örgütlenmenin güçlenmesi konusunda sorumluluk üstlenir.
  7. Hemşire, meslektaşları ile onların gelişimlerini destekleyici ve ait olma duygusunu güçlendirici nitelikte profesyonel ilişkiler kurar.
  8. Hemşire, bilgi ve deneyimlerini paylaşma sorumluluğunu üstlenir.
  9. Hemşire, tüm sağlık meslek üyeleri ile yapıcı, etkin ve sürekli işbirliği içinde çalışır.
  10. Hemşire, hemşirelik öğrencilerine uygun öğrenme ortamlarının hazırlanması ve öğrencilerin desteklenmesinde sorumluluk üstlenir.

Yukarıda maddeler halinde bahsedilen sorumlulukları daha detaylı bir şekilde yorumlamak yerinde olacaktır.

Mesleki sorumluluklar, hemşirelerin, en önemli bir parçası olduğu sağlık sistemini çok iyi bilmelerini gerektirir. Bu kapsamda ülke sağlık politikalarının izlenmesi, ülke sağlık gereksinimlerinin iyi bilinmesi, gereksinimleri karşılayacak hizmetlerin belirlenmesi ve gereksinilen hemşire davranışlarının iyi tanımlanması zorunludur.

Sağlıkla doğrudan ve dolaylı her türlü bilimsel ve teknolojik gelişmenin izlenmesi ve uygulama alanlarında bunlara göre düzenlemelerin yapılması da yine mesleki sorumluluklardandır. Bu hususa özen gösterilmesi, hemşirelik mesleğinin gelişmesine süreklilik kazandıracağını, ayrıca hemşire imajının değişmesine de katkı sağlayacağını düşündürmektedir.

Hemşirelik Yasası’nın iyi bilinmesi ve yasanın yaşama geçirilmesinde gerekli düzenlemelerin yapılması da mesleki sorumlulukların başında gelir. Yasaya işlerlik kazandırılmasında yasanın gereksinimlere uygun hazırlanmasının önemi büyüktür. Bu yüzden yasa çalışmalarına etkin ve etkili katılma talebinde bulunulması ve yasanın yakın takipçisi olunması konu edilen sorumluluk kapsamına girer. Bu konuya özen gösterilmesi ise hemşirelik hizmetlerinin bütünlüğü ve hemşire haklarının korunmasında önemli bir yere sahiptir. Aksi halde yasadan işlerlik ve hemşirelik hizmetlerine katkı sağlanması beklenemez.

Bugün sağlık hizmetlerine yeni düzenlemeler getiren Sağlıkta Dönüşüm Yasası da hemşirelerin yakından izlemeleri gereken yaptırımlardan biridir. Yasa, sağlık sistemine getirdiği yeni hiyerarşik yapısı ile hemşireleri de yakından ilgilendirmektedir. Bu nedenle yasanın en ince ayrıntılarına kadar incelenmesi, sağlık sistemi ve sağlık kurumuna getirdiği yeniliklerin doğru yorumlanması ve bunların hemşirelere aktarılması hemşirelik hizmetlerini yönetmekle sorumlu olan hemşirelere aittir. Diğer bir deyişle, yönetimden sorumlu hemşirenin hemşireleri bu konuda bilgilendirmesi ve bilinçlendirmesi beklenir. Ayrıca, sağlık kurumlarında yeni yapılanmayı gerekli kılan bu yasanın hekim ve hemşirelerle birlikte yorumlanması da gerekmektedir.

Meslek sahibi olmak aynı zamanda olaylara meslek sahibi gibi yaklaşımı gerektirir. Bilgi, bilgi kaynaklı farkındalık ve gerektiğinde olaylara doğru üslup ve biçimde tepki verme, eleştirme konu edilen yaklaşımlardandır. Bu hususta bilgi edinilmesi, bilginin günün koşul ve olanaklarına göre artırılması, sürekli tazelenmesi ve kullanılması farkındalık düzeyini artıran etkenlerdendir.  Olaylar ve gözlemler karşısında bilgiye dayalı uygun yaklaşımların daha etkili olduğu bilinen bir gerçektir. Aksi halde başkalarından duyularak doğru gibi kabul edilen ve savunulan fikirlerin yakınma olarak algılandığı ve hiçbir zaman dikkate alınmadığı da bir gerçektir.

Hemşirelik, günlük sekiz saatlik bir çalışma süresi içerisine sığdırılabilecek bir meslek değildir. Konu insan sağlığı olduğunda insanın toplumda her hali ile gözlemlenmesi gerektiğinden, insan sağlığını ilgilendiren meslekleri seçmiş olanların insanları toplumda her hali ile gözlemlemeleri ve gözlemlerini mesleki bilgileri çerçevesinde yorumlayarak sırası geldiğinde bunları mesleki platformlarda paylaşmaları ve kullanmaları gerekir. Söylenenler hemşirelerden mesai saatleri dışında da çalışmalarının öngörüldüğünü düşündürse de, kastedilen, insanın her durumda edindiği mesleki bilgiler çerçevesinde değerlendirilmesidir. Kaldı ki mesleki davranışların tam anlamı ile kazanıldığı ve sindirildiği durumlarda meslek sahiplerinin çevresine bilgileri doğrultusunda baktığı ve gördüklerini ona koşut değerlendirdiği söylenebilir.

Yukarıda söylenenlerin eyleme geçirildiği durumlarda, her söylenene inanma gibi bir yanlış davranışa yer yoktur. Sürekli gözlem, gözlemlerin analizi, bunlardan senteze ulaşılması para kazanmak için edinilmiş ve sürdürülen işleri meslek düzeyine yükselten yaklaşımlardır. Profesyonel tutum ve davranışların göstergeleridir. Böyle bir yolun izlenmesi hâlinde sorunların kalıcı çözümü meslek sahipleri tarafından bulunur ve uygun uygulamalar devreye sokulur. Aksi halde kulaktan kulağa sorun gibi iletilenler gerçek sorun olmayabilir. Günümüzde görüldüğü gibi bunlara dayalı yakınmalar geniş kitlelere dağılır ve süreklilik kazanır. En kötüsü de, gerçek sorunlara ulaşılmadığı için getirilen çözümler etkisiz kalır. Bazı durumlarda ise çözüm diye getirilen uygulamaların olumsuz yan etkileri sorunlara sorun eklenmesine neden olabilir. Bu yüzden sorunlara çözüm getirmede sorun çözme yöntemi ile yaklaşılması da yine mesleki davranışlar arasındadır. Bu konuda altı ısrarla çizilmesi gereken husus; her duyulana inanma yerine araştırma ve kanıta dayalı bilgilere ulaşma çabası gösterilmesidir.

Mesleki davranışlar meslek mensuplarının kendilerini, kendilerine adeta dışarıdan bakıyormuşçasına değerlendirmelerini gerektirir. Bu kapsamda kişinin dış görünüşü de dâhil olmak üzere duruş ve davranışlar da vardır. Bir meslek mensubu olarak etkileşimde bulunduğum sağlık ekibi üyeleri ve hizmet vermekle yükümlü olduğum bireyler üzerindeki etkim nedir; aldığım eğitimi hizmetlerime yansıtabiliyor muyum; ilişkide bulunduğum bireylerle iletişimde başarılı olabiliyor muyum; çevremdekilere saygılı davranıyor ve onlardan da aynı saygıyı görebiliyor muyum; çevremdekiler üzerinde güvenilir insan etkisi yaratabiliyor muyum, gibi sorulara yanıt aranması ve ulaşılan yanıtlara güre uygun eylemlerde bulunulması bir işi gerçek meslek düzeyine yükselten öğelerdir. Bunlar aynı zamanda, hemşirelerin sürekli gündeme getirdikleri sorunlara çözüm için üzerinde ısrarla durulması gereken hususlardır.

Meslekte meslek mensuplarının özgüven sahibi olmaları çok önemlidir. Temeli çocuklukta atılan ve kökü çocukluk yıllarındaki yetiştirilme tarzına dayanan özgüven, ömür boyu taşınması gereken bir özelliktir. Ancak özgüvenin etkisini koruması için sürekli üzerinde çalışılması ve bilgi ile sürekli beslenmesi beklenir. Çünkü insan kendisini ne kadar yeterli duyumsuyorsa özgüveni o ölçüde yüksektir. Özgüven ilişkide bulunulan bireylere yansır ve onlar tarafından algılanır. Konu ile ilgili olarak, gönümüzde hemşirelerin hekimlere koşulsuz “hocam” diye hitap etmeleri hemşirelerin özgüven sorunu olduğunu düşündürmektedir Bu yüzden hemşirelerin konuyu nesnel olarak incelemeleri beklenir.

Tüm mesleklerde olduğu gibi, hemşirelik mesleğinde de mesleki konularda bilgi sahibi olmak en önemli konumdadır. Hemşirelik doğrudan insana verilen bir meslek olduğundan, bilgi kapsamında insanı her yönden tanımayı sağlayan öğelere ağırlık verilir. Bu konuda hemşireleri yetiştirenlere önemli sorumluluklar düşmektedir. Hemşireleri eğitenler, öğrencilere sadece bilişsel ve psikomotor alanlarda davranış kazandırmakla yetinmeyip aynı zamanda duyuşsal alanda davranış kazandırmaya ağırlık vermelidir.Bilgi hangi konuda olursa olsun, insanın kendine güvenini artıran önemli bir güç kaynağıdır. Bilgi sahibi olmak ve bilgiyi yerinde kullanmak, yanlışlık ve eksikliklerde düşünceleri doğru ve etkili bir biçimde ortaya koymak bugün hemşirelerin en çok üzerinde durmaları gereken bir konumdadır. Çünkü eksik bilgi ve bilgiyi yanlış iletme, hemşirelerin yakındıkları “saygı görmeme” ve “kendilerine görev kapsamına girmeyen işlerin yüklenmesi” gibi durumları beraberinde getirmektedir. Daha açık bir söylemle açıklamak gerekirse, eksik bilgi, fikirlerin yanlış üslup ve biçimde ortaya konulması, hemşirelerin emir alan konuma gelmelerinde etkili rol oynamaktadır. Bunlara karşı etkili girişimlerde bulunma yerine ilgisiz kalma ve sadece yakınma hemşireleri emir alan konumuna getirmektedir.

Söylenilenlerin iletişim becerisi ile çok yakından ilişkisi vardır. Bu yüzden iletişim becerisinin geliştirilmesi de mesleki sorumluluklar arasında önemli bir yere sahiptir. İletişim becerisi sadece sorunların ortaya konulması değil, aynı zamanda hemşirelerin eğitimci ve yönetici rolleri için de gereklidir.

İletişim becerisinin geliştirilmesinde ne iletildiği kadar, iletilenlerin alıcı tarafından nasıl algılandığı hususunun kontrolü üzerinde de durmak gerekir. Aksi halde karşı tarafta iletilmek istenilenden çok farklı bir düşünce doğabileceğinden mesajlar tam ve doğruluk özelliğini yitirecek, kısacası iletişim başarısız kalacaktır.

Hemşirelikte bilgi, sorunların farkındalığını artıran bir işlev de görür. Ancak sorunların “hemşirelerin sorunları” gibi yansıtılması yakınma gibi algılanmakta ve sorunlar çözümsüz kalmaktadır. Oysa sorunlar dile getirilirken ”Bugün hemşirelerin en önemli sorununun topluma olması gereken kalitede hemşirelik bakımı veremediği” biçiminde dile getirilmesi hemşireliğe mesleki bir boyut kazandıracaktır.  Bu düşünce benimsendiğinde ve bu doğrultuda hareket edildiğinde, hemşirelerin, eğitim sırasında edindikleri varsayılan davranışları sergilemeye odaklanacakları, saygı görmeme, kendilerine başka işler yüklenmesi, ekonomik yetersizlik gibi sorunlarını çözümleyecekleri düşünülmektedir.

Yukarıda söylenilenler, kaliteli hemşirelik bakımının ne olduğu bilgisine sahip olunması zorunluluğunu da beraberinde getirmektedir. Tıp ve hemşirelik alanında sürekli gelişen bilgi ve teknoloji kalite standartlarının da değişmesini zorunlu kılmaktadır. Daha önce de değinildiği gibi hemşireler de konu edilen değişiklikleri yakından izlemelidir. Aynı zamanda bakım standartları ve bunları değerlendirme kriterlerini tekrar gözden geçirerek gerekli değişiklikleri yapmalıdırlar. Ancak bunlar masa başında, kâğıt üzerinde yapılan çalışmalardır. Bu çalışmalarda en önemli husus, bunların hayata geçirilmesidir. Uygulamaların daha farklı yapılmasını gerekli kılan bu değişiklikler çoğu kez, hiyerarşik yapının yenilenmesini, yeni prosedürlerin ve hizmet-içi eğitim programının geliştirilmesini, yeni donanım, ekipman, araç-gereç sağlamasını gerektirebilir.

Hemşirelik, doğrudan insan yaşamı ve sağlığı ile ilgili mesleklerin başında gelmesine karşın, bugün hâlâ tam anlamı ile meslek düzeyine ulaşmadığını söylemek pek kabul edilebilecek gibi olmasa da ne yazık ki yanlış da değildir.

Bugün hemşirelik eğitiminde öğrencilere kazandırılmaya çalışılan davranışlarla çalışma alanlarında gözlemlenen mezun hemşire davranışları arasında hiçbir benzerlik olmadığını en yakından gözlemleyenler yönetici hemşirelerdir. Ne var ki yöneticiler,  hemşire yetiştiren okulların yöneticileri arasındaki iletişimsizlik nedeni ile bu gözlemlerini pek aktaramamaktadırlar. Bu yüzden, eğitimcilerin kendi yetiştirdikleri hemşirelerle ilgili eksiklik ve aksaklıklardan haberdar olamadıkları ya da uygulama alanları ile ilgili deneyim eksikliği nedeni ile bunların farkına varamadıkları düşünülmektedir.

Her ne kadar pratisyen hemşireler sorunlar kapsamında aldıkları maaşın yetersizliğinden, toplum tarafından kendilerine saygı gösterilmediğinden, kendilerine görevleri kapsamına girmeyen işlerin yaptırıldığından yakınıyorlarsa da, bu sorunların kendilerinde başladığı ve kendilerinde biteceğinin bilincinde değillerdir. Bu yüzden ancak kendilerinin çözüme kavuşturmaları beklenen sorunlarda başkalarını hedef gösterdikleri ve yine çözümü de başkalarından bekledikleri görülmektedir. Ancak bu konuda kusuru tamamen hemşirelere yüklemek hiç de isabetli bir yaklaşım değildir. Çünkü eğitim sırasında öğrencilerde mesleki sorumluluklarla ilgili farkındalık oluşturulması ve mesleki sorumluluklarla ilgili davranışların kazandırılması gerekirken, bazı derslerde hemşirelerin yakındığı konulara sürekli yer verilmekte, bu isabetsiz itham ve sorunların başkaları tarafından çözülmesiyle ilgili beklentilerinin temeli mesleki eğitimin daha ilk yıllarında atılmaktadır.

Mesleki sorumluluklar, bir mesleği seçmiş olanların mesleğe adım attıkları andan itibaren başlar. O an, mesleki eğitimin başladığı andır. Hemşirelik eğitiminde öğrencilerde bu bilincin oluşturulması ve geliştirilmesinde başta hemşireleri yetiştiren okulların müdürleri olmak üzere eğitimcilere önemli görevler düşmektedir. Bu önemli misyonda,  mesleki kriterler tek tek ele alınarak öğrencinin de eğitim etkinliklerine etkin olarak katılması sağlanmalıdır. Kriterler üzerinde durulurken öğrencilere mesleki kriterlerin neler olduğu tek tek açıklanmalı, bunların, çalışma hayatında davranışlara nasıl yansıdığı vurgulanmalı ve öğrencilerin klinik öğrenimlerini sürdürdükleri alanlara kriterlere uygun davranış sergileyen eleman yerleştirilmesine özen gösterilmelidir.

Aslında söylenilenler konusunda başarılı olunabilmesi için öncelikle öğrencilerin hemşireliği bir meslek olarak iyi anlamaları ve bu doğrultuda seçmiş olmaları beklenir. Ancak her kesimden bireylerde olduğu gibi hemşireliği bir meslek olarak seçmiş olan öğrencilerin de hemşireliği tam anlamı ile bildiği söylenemez. Bu nedenle okulu her ne nedenle seçmiş olurlarsa olsunlar öğrencilere öncelikle gerçek hemşireliğin ne olduğu anlatılmalıdır. Bu süreçte öğrenci düzeyi ya da lise eğitiminin yetersizliğini, öğrenci ilgisizliği ve başarısızlığını daima öne sürme yerine öğrenci yakından izlenerek hemşireliği bir meslek olarak kabul etmesi yoluna gidilmeli, ancak herkesin bu mesleğe yatkın olamayacağı gerçeğini de göz önüne alarak kesin bir sonuca varıldığında, öğrenci ve meslek adına öğrenci başka bir mesleğe yönlendirilmelidir.

Aytaşı

Gökyüzüne bakmayı küçükken evimizin terasında sıcak yaz akşamlarında uyumaya çalışırken adet edinmiştim kendime. Bana göz kırpan yıldızlar, yanıp sönen uçak sinyalleri(tabi o yanıp sönen şeylerin uçak olduğunu büyüdüğümde öğrenmiştim) e pek tabi en heybetlimiz asılı dururdu öylece sonsuz bir tavanda. Bilmiyorum parıltısından mıdır benim alakamı çekmiş olması fakat ona bakarken dalıp giderdim en tatlı uykularıma. Sabah olup güneş tenime deyince oflayarak uyanırdım rüyalarımdan. Bu oflayışlar Ay'ımın gidişine mi yoksa çocuk rüyalarımın bölünüşüne miydi bilmezdim o zamanlar. Güneş ve Ay, Samanyolu'nda birbirini kovalarken ben 'büyümüş' yaz akşamlarıma ay taşırdım. Güneş yorulup düşünce tavandan biz başbaşa kalırdık. Bakar durur benzeşirdik birbirimize. Hep bir yanını gösteren bir yanını gizli tutan, yolunu kaybedenlere ışık olup bazende bulutların ardına saklanan. Ve böylelikle galaksinizde Aytaşı olmayı tercih etmiştim.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu