Asıl konumuz aşırı kiloluluk veya obezite. Obezite kısaca; hastalık ölçüsüne varan şişmanlıktır. Günlük aldığımız enerji, harcadığımızdan fazla ise bu bize yağ birikimi olarak döner ve bu yağlar vücudumuzda yerleşik hayata geçer.
Buraya kadar her şey bilindik, hatta sık sık görüldük. Çünkü 2015 yılında yapılan araştırmaların sonuçlarına göre Dünya nüfusunun 2,3 milyarı fazla kilolu 700 milyonu obez.
Obezite çift yönlü olarak ruh sağlığı ile alakalı. Nasıl mı?
Şöyle ki; Freud psikososyal kuramında 0-1 yaşın Oral Dönem olduğunu belirtmiş ve kişiliğin, yaşamın ilk yıllarında şekil aldığını savunmuştur. Oral dönemde bebeğin haz alma organı ağızdır. Bu dönemde bebek çevresini ağzıyla tanımaya çalışır. Emmek tüm bu gelişimin yapıtaşıdır. Eğer bebek bu emme eylemini normalden az ya da normalden fazla gerçekleştiriyorsa yetişkin yaşamında Oral döneme saplanma riski oldukça yüksektir.
Oral döneme saplanmak yetişkin yaşamında; sigara ve diğer madde bağımlılıklarına, oburluğa(aşırı yemek yeme) ve alıcılığa ve edilgenliğe neden olur.
Gelelim esas konuya; eğer bebek 0-1 yaş aralığında sağlıklı bir emme dönemi geçirememişse oburlukla beraber gelen aşırı şişmanlık veya obezite durumunun yaşanması bir ihtimal.
Bebeğinizi; sağlıkçıların size öğrettiği şekilde bir emzirme alışkanlığı ile besleyin. Tüm psikolojik problemlerin, yaşanılan travmalar olduğunu unutmayın. Basit, sıradan bir olay gibi görünebilir fakat bu konuda hem kendi hem de çevremizdeki insanların farkındalığını arttırmak boynumuzun borcu 🙂
Aşkın Çevirgen
